Geçmişten günümüze yürütmekte olduğu başarılı çalışmalara her geçen gün bir yenisini daha ekleyen Petektar Tohumculuk bu ay Female Temmuz sayımızda bizlerle… Sektörde pek çok zorlukların üstesinden gelen ve başarılı bir kadın girişimci olarak adından söz ettiren Büşra Yapıcı ile yaptığımız bu keyifli röportajımızda bizlerde markanın kuruluş hikayesini hem de sektöre dair merak ettiklerimizi öğrendik.
Büşra Hanım, sorularımıza sizi daha yakından tanıyarak başlamak istiyoruz.
“1975 yılında Ankara’da doğdum. Aslen Elazığlıyım. Yedi çocuklu bir ailenin altıncı çocuğu olarak dünyaya geldim. Annem ev hanımıydı, babam devlet memuru. Beş tane ablam ve bir tane erkek kardeşim var. İlk ve ortaokulu Malatya’da okudum. Daha sonra babamın mesleği gereği Antalya’ya taşındık. Lise hayatımı da burada tamamladım. Çocukluk ve gençlik yıllarım zorluklarla doluydu ve hep mücadeleyle geçti. 1999 yılında Akdeniz Üniversitesi Ziraat fakültesini bitirdim. Üniversitede okurken işçi olarak seralarda çalıştım. Mezun olmadan önce eşim Mehmet Yapıcı’yla tanıştım. Tanıştıktan kısa bir süre sonra 1999 yılında evlendik. 2000 yılında kızım Petek’i, 2001 yılında oğlum Ömer Can’ı kucağıma aldım.”
Bugüne kadar pek çok başarıya imza atan Petektar Tohum için neler söylemek istersiniz?
“Şirketi kurmadan önce kendi imkanlarımla tohum üzerine Ar-Ge çalışmaları yürüttüm. Uzun yıllar süren çalışmalarımın karşılığı olarak şirketim Petektar Tohum 2010 yılında resmi olarak açıldı. İlk kurulduğumuz yıllarda 2 kişi olarak çıkmış olduğumuz bu yolda bugün 110’un üzerinde kişiyle devam ediyoruz. Çalışanlarımızın %90’ını kadınlar oluşturuyor. Antalya’da 40 dönüm alanda kurulan şirketim Petektar Tohum 2016 yılı itibariyle 127 dönüme ulaştı. Bugünki başarılarımızın ve Petektar Tohum’un bu gün geldiği noktanın temelinde yatan gerçek ise, bu işe işçi olarak başlamam ve mühendis olarak devam etmemdir. Üretimin her aşamasını yakından takip edip Ar-Ge çalışmalarının gidişatını bizzat kendim takip ediyorum. Çalışanlarımla sürekli bir diyalog halinde olduğum için yapılan hataları minimize edebiliyorum ve anında müdahale edebiliyorum. Sadece bir yönetici değil aynı zamanda şirketimin bir çalışanıyım diyebilirim.”
Siz böyle bir projeyi hayata geçirirken neler amaçladınız? Bugün o amaçlarınıza ulaştığınızı düşünüyor musunuz?
“Kendi eğitim aldığım alanda kendi işimi yapmak istiyordum ve bunun için çalıştım yıllarca. Özellikle yaşamış olduğumuz sıkıntı dolu günler uzak vadede bu kadar ilerisini düşünmeme engel oluyordu. O dönemde en büyük hedefim ekonomik sıkıntılarımızdan kurtulmak ve ailemin geçimini sağlayacak kadar para kazanmaktı. Daha sonraki hedeflerim arasında ise yaşamış olduğum Akdeniz bölgesinin tohum ihtiyacını karşılamak vardı. Bugün hedeflediğimiz noktanın çok daha ilerisine ulaştık; Türkiye’nin her yerine ve yurt dışında birçok ülkeye tohumlarımızı gönderiyoruz.”
Bugüne kadar kazandıgınız ödüller ile de Petektar Tohum’un adını sıkça duyduk. Bizlere biraz kazandıgınız ödüllerden ve katıldığınız yarışmalardan bahseder misiniz?
“2013 yılında `Growtech Eurasia Tohum Islahçısı’ ödülü sahip olduğum ilk ödüldü. 2014 yılında BİSAB’ın vermiş olduğu `Tohum Islahına Genç Bakış’ ödülünü aldım. ‘Üretimde Fikirde Girişimcilikte Fark Yaratan Kadınlar 2015′ yarışmasında “Sebze Tohumu” projesiyle bir ödül aldım ve yine aynı yıl TOBB belirlediği Türkiye’nin 100 şirketi arasında 72. sırayı alarak başka bir ödülü daha almış oldum. 2016 yılında `Growtech Eurasia Tarım İnovasyonu’ ödülünü `Gürcan Pembe Domates Projesiyle’ kazandım. 2017 yılında TOBB belirlediği Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketi arasında 48. sırada yerimi aldım. Yine 2017 yılında Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) tarafından onur plaketine layık görüldüm. 2017 yılı sonunda ise KAGİDER’in düzenlemiş olduğu Türkiye Kadın Girişimci Ödülleri’nde “Yöresinde Fark Yaratan Kadın Girişimcisi” kategorisi birincisi oldum.”
Yüzde yüz yerli tohumla ürettiğiniz ürünleriniz ile dikkatleri çekiyorsunuz. Bize biraz bu ürünlerinizden bahseder misiniz?
“Şirketimizin tamamen kendi üretimi olan Tarım Bakanlığından üretim izni alınmış 15 adet hibrit domates tohumu çeşidi, 7 adet hibrit hıyar tohumu çeşidi, 1 adet hibrit karpuz tohumu çeşidi ve 1 adet hibrit kabak tohumu çeşidi mevcuttur ve şirketimiz bu çeşitlerin ticari olarak satışını yapmaktadır. Ürettiğimiz tohumlarda birçok özelliği bir arada toplamaya çalışıyoruz. Tüketicinin istediği ürünün tat ve aromasının güzel olmasıdır. Çiftçinin istediği ise ürünün verimli olmasıdır. Satıcının istediği ürünün raf ömrünün uzunluğudur. Bu özelliklerin hepsini çeşitlerimizde toplamaya çalışıyorum. Bir de ürettiğimiz tohumun bazı hastalıklara karşı güçlü olmasını amaçlıyoruz.”
Peki, yerli tohum kullanmanın önemi nedir? işinde uzman bir isim olarak bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
“Sadece tohum için değil aslında tüm sektörler için yerli mal kullanımı ülke ekonomimiz açısından çok önemli. ihtiyacımız olan ürünü kendi üreticimden daha iyi kimse bilemez ve karşılayamaz. Elbette ithal edilebilir. Ancak ithalat süreci hem riskli hem de uzun bir süreçtir. Tohum sektöründe ise, tohum ihtiyaçlarımızı kendi genetik kaynaklarımızdan sağlamak çok önemli çünkü Türkiye genetik kaynaklar bakımından çok zengin bir ülke ve bu zenginliği değerlendirmek gerekir. Kendi toprağımızı iklimimizi bizden daha iyi kimse bilemez. Toprağı ve iklimi bilerek doğru tohumları kullanarak yüksek verimler elde edebiliriz. Bu iklime bu toprağa adapte olmuş materyallerden yararlanılarak yapılan ıslah çalışmalarının sonuçları çok başarılıdır. Bu ıslah çalışmaları sonucu elde edilen tohumlar çiftçiler tarafından dikildiği zaman performans çok yüksek olmaktadır. Ayrıca yerli tohum ithal tohumlara göre daha ucuz olması çiftçinin maliyetini düşürmektedir. Ucuz olmasının en temel sebebi ise sınırsız tarım arazilerine ve verimli topraklara sahip olmamızdır. Birim alandan elde edilen tohum miktarının fazla olması fiyatlara da olumlu yansımaktadır. Son yıllarda ülke olarak da özellikle tohum sektöründe dışa bağımlılığımız azalmıştır. %100 yerli tohum satışlarının artması sermayenin dışa akmasına engel olmuş, ülke ekonomisi açısından büyük katkı sağlamıştır.”
Türk tarımının geldiği noktayı nasıl tanımlıyorsunuz? Alanında uzman bir isim olarak sektör değerlendirmesi istesek neler anlatırsınız?
“Tarım eskiden bu alanda eğitim almamış insanlar tarafından bilinçsizce yapılıyordu. İnsanlar bu alanda eğitimsiz olunca birim alandan elde edilen verim minimum seviyedeydi. ilaç kontrolü yapılmadığı için gereksiz ve fazla ilaç kullanılarak ürünler sağlık açısından zararlı hale getirilebiliyordu. Günümüzde ise tarım sektörünü alanında eğitimini tamamlamış uzman ekipler devraldı. Üretim daha bilinçli bir şekilde yapılıyor ve her bitkiye ihtiyacı kadar ilaç uygulanıyor. Yani üretim kontrollü bir biçimde devam ediyor. Tohum açısından ise dışa bağımlılık azaldı. Yerli tohum piyasaya hakim hale geldi. Durum böyle olunca da toprak yapısına uyumlu tohumlar sayesinde küçük alanlardan yüksek verimler elde edilmeye başlandı.”
Bir kadın girişimci olarak böyle bir sektöre giriş yapmak oldukça cesaret istiyor. Sizin özellikle bu sektörü seçme sebebiniz neydi? Bir kadın olarak bu meslek sizin için zor olmadı mı?
“Zaten Ziraat Fakültesi mezunuydum ve baskın kişilik özelliklerimden dolayı kadının yönetilen değil yöneten konumda olmasını gerektiğini düşündüğüm için kendi işimi yapmaya en başından beri kararlıydım. İsrail menşeli bir tohum firmasının Akdeniz bölgesi satıcılığını üstlenerek tohum sektörüne ilk adımı attım. Bu arada firma ıslahçılarından Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki illerde genetik materyal topladıklarını ve yabancıların ülkemizdeki genetik zenginliğin farkında olduklarını öğrendim. Yerel tohumlarımızı çiftçilerimizden satın alıp ıslah ediyorlar ve tekrar çiftçimize satıyorlardı. Bu durum bende bir şeylerin yanlış gittiği düşüncesini doğurdu. Zaten bu alanda eğitim almıştım ve tek yapmam gereken ülkemiz için büyük önem taşıyan %100 yerli tohum alanında kararlılıkla yola devam etmekti. Ve böylece sektöre tam anlamıyla girmiş oldum.
Sektör benim için oldukça zordu. Çünkü bilindiği gibi tarım sektörüne erkekler hakim. Kadınların bu sektörde başarılı olamayacağına inanmaları ‘kadındır yapamaz’ düşüncesiyle hareket etmeleri başlarda önüme çok engeller çıkardı. Ancak pes etmedim ve kadının toplumun her alanında başarılı olabileceğini göstermek istediğim için her zaman pes etmeden çalıştım. Şimdi ise bu çalışmalarımın meyvelerini topluyorum.”
Son olarak ilerleyen günlerde Petektar Tohum’u nerelerde göreceğiz? Yeni üretimini yapmayı planladığınız ürünler ve hedefleriniz arasında neler var?
“Bugün şirketimiz ülkemiz piyasasındaki hıyar tohumunun %95’ini temin ediyor. Bu bizim için büyük bir başarı. Aynı başarıyı domates, biber, kabak, kavun ve karpuz tohumlarında da göstermek yakın vadedeki en önemli hedefimiz. Sebze tohumları üzerinde değişik projelerimiz var ancak bunlardan bahsetmek için henüz çok erken. Piyasaya farklı ürünler çıkarmak üzerine AR-GE çalışmalarımıza devam ediyoruz diyebiliriz. Uzun vadedeki hedefimiz ise global anlamda kendimizi geliştirerek diğer ülkelerinde tohum piyasalarında yer almak ve şirketimizi daha da büyütmek. Bu büyümeyle birlikte bugün %75 olan bayan çalışan oranımızı %90’lara çıkarmak ve daha çok kişiye istihdam alanı sağlamak ise en önemli hedeflerimiz arasında.”